Borçlar Hukuku Davaları
Borçlar hukukunun esas konusu kişiler arasında bulunan borç ilişkileridir. Bununla birlikte borcun konusu, çeşidi, ifa şekilleri, ifa imkansızlıkları, borcun yerine getirilmesi, borcun sona ermesi de borçlar hukukunun konusunu oluşturur.
Alacaklı ile borçlu arasında bir edim ile ilgili olmak üzere yine borçlu ile alacaklı arasındaki hukuki bağa borç ilişkisi denilmektedir. Borçlar hukuku borç ilişkisini düzenleyen tüm bu kuralların bütünüdür. Bir borcun ifa edilmemesi yani ödenmemesi halinde alacaklı alacağına icra takibi yolu ile kavuşabileceği gibi borçlar hukukundan doğan davalar yolu ile de talep edebilecektir.
Borç Alacak Hukuku
Alacak konusu hem bireysel ilişkilerde hem de ticari ilişkilerde olmak üzere günümüzde sıklıkla karşımıza çıkmaktadır. Alacaklar sözleşmeye ya da bir senede bağlı olabilmektedir. Hatta alacağın konusu sözlü bir sözleşme dahi olabilecektir. Ancak yazılı sözleşmeler sözlü yapılan sözleşmelere nazaran özellikle ispat hukuku açısından daha avantajlıdır.
Borç Alacak Davaları
Alacak davalarında borç konusu ve borç tarafları sebebiyle alacak davalarının kapsamının çok geniş olduğunu söylememiz mümkündür. Yetkili mahkemeler ise borcun kapsamına göre değişkenlik göstermektedir. Örneğin bir alacak davası ticaret mahkemelerinde ya da tüketici mahkemelerinde açılabileceği gibi iş mahkemelerinde e açılabilecektir. Borcun konusu, niteliği, doğuş sebebi yetkili mahkemenin belirlenmesinde rol oynamaktadır.
Alacak davalarında dava dilekçesinde bulunması gereken unsurlar Hukuk Muhakemeleri Kanununda belirtilmiştir. Dava dilekçesinde bulunması gereken zorunlu unsurların bulunmaması halinde ise açılmış olan dava usulden reddedilecektir. Bu sebeplerle görevli ve yetkili mahkemenin doğru bir şekilde belirlenmesi ve dava dilekçesinin kanunen eksiksiz olması şarttır. Dava dilekçesi ile beraber başta borcun kaynaklandığı sözleşme olmak üzere tüm deliller mahkemeye sunulmalıdır. Alacak davasında davacı alacaklı iken davalı ise borçludur.
Alacak davalarında mutlaka dikkat edilmesi gereken hususlardan birisi de ZAMANAŞIMI süreleridir. Zamanaşımı süresinin dolmasından itibaren açılan alacak davalarında alacaklının alacak hakkı devam etmediğinden hukuken alacağına kavuşmasına imkan yoktur. Bu sebeple zamanaşımı sürelerinin takip edilmesi şarttır. Bu durum da alacak davalarının avukat ile takip edilmesinin ne kadar önemli olduğunu bizlere göstermektedir.
Borçlar kanununda 10 yıllık ve 5 yıllık olmak üzere birbirinden farklı iki zamanaşımı süresi düzenlenmiştir. Alacağın niteliğine göre ise zamanaşımı süreleri değişebilecektir. Bu sebeple her alacak için belirlenmiş olan tek bir zamanaşımı süresi bulunmamaktadır.
“On yıllık zamanaşımı
Zamanaşımı süresinin ne olduğu Borçlar Kanunu’nun yukarıda sayılan maddelerine göre belirlenecektir. 5 yıllık zamanaşımı süresi özel bazı borçlar için düzenlenmiştir. TBK madde 147’de sayılmış olan alacak ilişkilerinden sayılmayan ilişkiler için zamanaşımı süresi 10 yıl olacak iken bu maddede sayılan hallerde zamanaşımı süresi 5 yıldır.